
Psikodrama, Jacop Levi Moreno’nun 1920′ lerde geliştirdiği ve Sosyometri olarak isimlendirdiği bir eylem-işlem olan terapi yöntemidir. Psikodrama, Yunanca’daki “psyche (ruh)” ve “drama (eylem)” sözcüklerinden oluşur. Bu yöntem, 1930 lardan başlayarak pedagoji, endüstri ve öğrenim alanlarına da aktarılmıştır (Özbek,1976; Schützenberger, 1995).
Psikodrama, bireylerin yaşadıkları sorunları yeniden ele alıp sorgulama ve sahneleme biçimi olarak tanımlanabilir. Bireyler bir grup ortamı içinde, diğerleriyle etkileşim içinde girdikleri rollerle, dolayısıyla kendileriyle ilgili farkındalık kazanırlar. Bireylere, dramatik canlandırmalar yoluyla, geçmiş ve güncel sorunlarını ve çatışmalarını ya da geleceğe dair beklenti, kaygı ve güçlüklerini ele alarak hazırlanma, başa çıkma becerilerini görme ve bunları deneme olanağını sağlar. Bu yönüyle Psikodramanın terapötik etkisinden söz edilebilir. (Schützenberger, 1995).
Moreno, eylemin insan yaşamındaki öneminden hareketle, insanların duygu ve düşüncelerini eylem halindeyken ifade edebilecekleri bir tedavi yöntemi geliştirmek istemiş ve böylece psikodrama ortaya çıkmıştır.
Spontanlık, Yaratıcılık ve Rol Kavramı:
İnsan doğduğu andan itibaren yaşam boyunca belli rolleri alır ve onları oynamada bu güçleri kullanır. Moreno, insanın rol olanaklarını kullanamamasının yani yaşamak istediği rolleri yaşayamamasının sıkıntıya yol açacağını, cesaret ve güven duygusunun ise rolü yaşamakla gelişeceğini söyler. Rolü baskılamakla güven duygusu kaybolur, anksiyete ve regresyon ortaya çıkar. Psikodramada, rol değiştirme sırasında yaşanan yoğun etkileşimler bireyin yeni durumları, yeni deneyimleri yaşayıp tanımasına yardım ederler. Bu sayede de kişi gelecekteki yeni koşullarda uygun davranabilme olanağı kazanır.
Spontanlık (kendiliğindenlik), yeni bir duruma uygun, olumlu tepkiler vermek, ya da eski bir duruma yeni bir tepki vermektir. Moreno’ya göre herkesin az veya çok kendisine ve dış dünyaya uyumunu sağlayan bir spontanlık potansiyeli vardır. Spontan olabilmek, geçmişle ilgili bağlardan kurtulmayı, yeterli oranda bağımsız, esnek olmayı ve kendini tanımayı gerektirir.
Yaratıcılık yeni bir senteze varmak, yeni bir ürün ortaya koymaktır. Moreno’ ya göre, insanlar kendileri ve çevreleri ile anlamlı, sevgiye dayanan, yaratıcı ilişkiler kuramazlarsa nevroz ortaya çıkar.
Görüldüğü gibi, psikodramanın temel yaklaşımı insanın spontanlık ve yaratıcılık kaynaklarını harekete geçirerek, onu, kendisi, toplum ve çevre için sorumluluğunu alacak duruma getirmektir. Psikodrama temel etkinlik olarak insanın katı davranışlarının yumuşak, esnek duruma gelmesine, özgür ve spontan olmasına, empati kurabilmesi ve sorumluluk alabilmesine olanak verir. Genel anlamı ile insanın sosyal beceri kazanmasına yardımcı olur. Ayrıca insanda yeni yaklaşım ve yeni davranışların geliştirilmesini sağlar (Özbek ve Leutz, 2003; Dökmen, 1995).
Psikodramada işlenen konu ve sorunlar bir zamanla sınırlı değildir; geçmiş, şimdi ve gelecekle ilgili olabilirler. Belli bir yerle de sınırlı değildir; tüm evren, mitoloji ve masallar, rüyalar psikodrama’nın ortamını oluşturabilirler.(Özbek,1976).
Psikodramanın Temel Ögeleri:
Psikodramanın beş temel öğesi vardır: Sahne, protogonist, yönetici/terapist, yardımcı egolar ve grup.
Sahne: Psikodramanın geçtiği yerdir. Mekanın nasıl kullanılacağına karar veren kişi protagonisttir.
Protagonist: Psikodramada kendi yaşantısını getiren “baş oyuncu”dur.
Yönetici/Terapist: “Psikodramatist”, “lider”, “terapist”, “direktör”, “terapöt” ve “kolaylaştırıcı” gibi isimlerle de adlandırılan yönetici, psikodramanın tüm aşamalarından ve çalışmasından sorumlu olan en üst düzeydeki profesyonel kişidir. Yöneticinin, gruplardaki rolü, model olma, aktif rol alma ve gerektiğinde insiyatifini kullanma, yerine göre yön verici ve yorumlayıcı olmaktır. Psikodrama oturumları, tek yönetici ya da bir yönetici ve birden çok yardımcı yönetici ile yürütülebilir.
Grup: Grup izleyicilerle birlikte gruba katılanların tümüdür. Psikodramada verilen geri bildirimler ve paylaşımlarla her bir grup üyesinin değişimi, gelişimi ve tedavisinde grup oldukça etkin bir role sahiptir. Grupta, ortak amaçlar, uyum, ait olma duygusu vb. özellikler ile sürekli olan ve gelişen grup kohezyonu söz konusudur (Özbek ve Leutz, 2003; Dökmen, 1995 ) .
Psikodramanın Temel Teknikleri:
Psikodramada kullanılan pek çok teknik olmasına rağmen burada en temel olan üç tanesinden söz edilecektir.
Eşleme: Protogonistin söyleyemediği, söylemek istemediği ya da o anda bilincinde olmadığı, bastırdığı duygularını açığa çıkarmayı amaçlayan bu teknikte, yönetici ya da grup üyeleri onun ağzından bu duyguları dile getirirler. Bunu yaparken eşleyen kişi protagonistin arkasında durur, ellerini onun omuzlarına koyar. Eşleme esnasında eşleyen protagonistin beden duruşu, jest ve mimiklerini taklit ederek onunla empati kurar.
Rol Değiştirme: Protagonistin, antagonistin rolüne geçerek “o” olması anlamına gelmektedir. Diğer temel teknikleri gibi, doğrudan iyileştirici ve tedavi edici bir etkiye sahiptir. Rol değiştirme tekniğinin olmadığı bir psikodrama oturumu düşünülemez. Sahnede ne kadar rol varsa hepsi, önce protagonist tarafından oynanır, böylece, diğerinin gerçekliğinin farkına varma ve yine onun gözüyle kendisiyle yüzleşme mümkün olur.
Ayna: Ayna tekniği, protagonistin, hayatının bir bölümünü ya da bazı bölümlerini sahnede canlandırarak, bunu dışarıdan gözleyebildiği ve kendi davranışlarını değerlendirme ve gerektiğinde değiştirme fırsatını bulabildiği önemli bir tekniktir. Bu teknik özellikle geleceğin prova edildiği oyunlarda önemlidir (Özbek ve Leutz, 2003).
Yukarıdaki alıntı Abdülkadir Özbek Psikodrama Enstitüsü’ nün değerli eğitmenlerinin çalışmalarından derlenmiştir. Hepsine gönülden teşekkürlerimizi sunarız.